Eskiden Cumhurbaşkanı olan kişi, devletin üst makamlarına laik zihniyette yani İslam’a mesafeli kişileri atar, onlar da en küçük olayda dindar insanların canına ot tıkardı. Böyle olunca da azınlıktaki CHP bürokraside istediği gibi at oynatırdı. Abdullah Gül’ün döneminde de böyle oldu. Sanki onu seçtiren inançlı insanlar değilmiş gibi atamalarında toplumun her kesiminden isimlere yer verdi. Ak Parti içinde ‘Biz iktidardayız ama tüm toplumu kucaklayalım’ düşüncesinde olan yönetici ve politikacılar vardı. Bir kısmı parti kurucusuydu, işlerini de iyi biliyorlardı ama Müslümanların yanında değillerdi. Tıpkı Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan gibi… İnançlı insanların seçip Meclis’e gönderdiği isimler kendilerini seçen mazlumları ve mağdurları umursamıyordu. Ne zaman ki Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, yeni sisteme göre de yetkileri elinde topladı. İşte o zaman endişe etmeden, çekinmeden bürokraside adam gibi adamları atamaya başladı. CHP’nin de gerçek anlamda iktidardan düşmesi işte böyle oldu. Yüzde 25 sınırına gelmiş bir parti olarak CHP, yüzde yüz güçle hareket ediyor, her şeyi yönlendiriyordu. O güçleri bitti artık! *** Eskiden Abdullah Gül ve onun zinhiyetindeki isimler sayesinde yargı, ordu ve emniyetin üst düzeyinde laik zihniyetliler vardı. Ama artık durum değişti. Toplumun her kesimine hitap edeceğim diye zihniyeti bozuk isimleri atayacak Abdullah Gül’ler artık yok. CHP’nin bu yönünü kullanmak isteyen son uyanık ise Silivri’yi boyladı. Ak Parti’de hala geniş karınlı, laik zihniyetli elemanlar var. Toplumda özellikle de Ak Parti’ye taraftar gözüken isimler hâlâ kendi bozuk zihniyetlerini dayatma peşindeler. Zannediyorlar ki iktidarda olan parti toplumun her kesimini kucaklamak için o kesimlerden de atama yapmak zorunda. Halbuki CHP zihniyetindeki bir bürokrat hiçbir zaman inançlı bir insanın yanında yer almaz, onun derdi ile uğraşmaz! İnançlı bir bürokrat ise herkese hizmeti vazife bilir. Bunun son örneklerini CHP belediyelerinde görüyoruz. Acımadan, gözünün yaşına bakmadan inançlı ama yetenekli insanları kapı önüne koyup belediyeleri kendi vasıfsız adamları ile doldurdular. Bu durumda yürüyen işler bile durmaya başladı. Yeteneksiz ve beceriksiz kişileri sırf akraba ilişkileri ve partili diye belediyelere doldurunca olan da hizmet alamayan vatandaşa oldu. *** Türkiye, hem içeride hem dışarıda ağır problemlerle uğraşıyor. Bir taraftan yarım asırdır ülkenin enerjisini emen terör belasından kurtulmaya çalışıyor. Öbür taraftan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni çiftliğe dönüştürüp belediye kaynaklarını kendilerine yönlendiren bir çete ile hukuk kuralları içinde mücadele ediyor. Hem CHP’yi, hem Türkiye’yi Joe Biden destekli bu beladan kurtarmaya çalışıyor. Tarihinde ilk defa Türkiye’nin milli istihbaratı kendi insanını hedef almak yerine ülke düşmanlarına yoğunlaşmış durumda. Türk Silahlı Kuvvetleri subayları ‘laiklik’ tehlikesini öne sürüp inançlı insanları karalamak yerine, yurt dışında ihtilafları çözme çabasında. Oy oranı yüzde 1’lerin altındaki inançlı gözüken marijinal gruplar ise İsrail propgandası ile ortalığı bulandırıyor. Avrupa Birliği bile boş durmuyor, Türk Cumhuriyetleri ile toplantılar yapıp onlara büyük paralar vaad ederek Güney Kıbrıs adına tavizler koparıyor. Türkiye, Suriye’de İsrail’in alttan alta kışkırttığı azınlıkları hizaya getirmeye çalışırken içerdeki fitne yuvaları da aralıksız çalışıyor. Hiç şüpheniz olmasın ki, dışarıdaki başarı, içerideki şer odaklarını susturmakla başlayacaktır!