Bizim kadim kültür ve medeniyetimizde türkülerin ayrı bir yeri vardır. Anadolu’da aşık geleneğiyle var olan türkülerimiz bize aşkı, sevgiyi, acıyı kederi ve hüznü anlatır. Söylenen her türkünün mutlaka bir hikâyesi vardır. Felaketi yaşayanların, bağrından kopup gelen bu türküler âşıklar, tarafından dilden dile gönülden gönüle, günümüze kadar gelmiştir. Türk halk kültürünün önemli kaynaklarından biri türkülerdir. Sadece bir müzik türü değil, aynı zamanda yaşanan olayların, hissedilen duyguların ve toplumsal hafızanında aynasıdır. Depremler gibi derin izler bırakan felaketler, halkın belleğinde yer edinirken türküler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılır. Depremlerle ilgili türküler, sadece bireysel kayıpları değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da yansıtır. 1939 tarihinde binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, nice ocakların söndüğü Erzincan depreminde. Zaralı Halil’in yaktığı Kan Ağlıyor Erzincan’ın Dağları türküsü deprem sonrasını anlatıyordu. Kan ağlıyor Erzincan’ın dağları Viran kaldı mor sünbüllü bağları Sivas’a geliyor kalan sağları Şikâyetim kimden kime ne deyim Niksar’da kalmadı dikili bir taş Erbaa’yı sormayın döker kanlı Yaş… Bu türkülerde: Depremde kaybedilen canlar için yakılan duygusal ağıtlar, aslında bireysel ve toplumsal yasın bir yansımasıdır. Her büyük deprem, sadece yerin altını değil, yerin üstündeki insanların hayatlarını ve duygularını da sarsar. Bu acılar türkülerde dile gelir, bu bazen bir ağıt, bazen de bir yardım çağrısı olarak karşımıza çıkar. Türkülerimiz geçmişten bugüne kadar, bu topraklarda bizi millet olarak bir arada tutan dev bir kültür hazinesidir. Anadolu topraklarında hüzne ve kedere ağıtlar yakılır. Bu nedenle biz buna “türkü yakmak” deriz… Bizde türkü yakılır. İnce ince yüreğimizi dağlar bizim türkülerimiz. Ama aynı zamanda acımıza, ruhumuza yoldaş olur türkülerimiz. Bu yanık türküler, bize sen yalnız değilsin, bir tek sen yaşamadın bu acıyı, bizde senin acına ortağız der. Yaşanan depremlerin ardından ozanlarımız hep ağıt yakar. Hafızalarımıza kazınmıştır artık çoğu ağıtlar türkü olup coşarlar “anonim” olur. Yakılan ağıtlar artık dilden dile gönülden gönülle bir yol alır. Çünkü onlar yakıldıktan sonra halka mal olmuştur artık. Bizim yanık türkülerimiz duygularımızın ve acılarımızın, ortak sesidir. 6 Şubat 2023 Kahraman Maraş depremleri ozanların türküler yaktığı başka bir tarih olmuştur. Bu dönemde yazılan türküler, sadece acıyı paylaşmakla kalmamış, aynı zamanda yardımlaşmayı, dayanışma içerisinde olmayı amaçlamıştır. Halk Ozanı Hilmi Şahballı’da; Ağla gözlerim ağla, Ağlanacak gün bugün! Birlik beraberliğe Bağlanacak gün bugün diyerek birlik vurgusu yapmıştır. Türküler acının olduğu kadar umudun da bir göstergesidir, geçmişte olduğu gibi gelecekte de yaşanacak acıların unutulmaması için hafızalarımızı canlı tutacaktır. Ancak bu tür eserlerin ortaya çıkmaması için, öncelikle depreme karşı hazırlıklı olmanın ve kalıcı önlemler almaktan geçtiğinde unutmamalıyız!