Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda DEM’lilere el uzatarak başlattığı yeni çözüm süreci, terör örgütü PKK’nın 12 Mayıs 2025’te kendini feshetmesiyle başka bir boyuta evrildi. Emperyalistlerin maşalığına soyunup “Kürdistan” hayali ile Abdullah Öcalan’ın liderliğinde 27 Kasım 1978’de kurulan Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkerên Kurdistanê) PKK, 6-7 Mayıs’ta 232 delegenin katılımıyla gerçekleştirdiği 12. kongresinde, Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na uyarak oybirliğiyle fesih kararı aldı. Emperyalistler kaybetti, Türkiye kazandı… * Emperyalistler, 15 Ağustos 1984 akşamı Eruh ve Şemdinli’de piyasaya sürdükleri eli kanlı PKK’yla, 47 yıldır Türk-Kürt kardeşliğini yok etmek için asker, polis, korucu, sivil, çocuk, bebek demeden 16 bine yakın insanı şehit edip, 30 binden fazla masumu yaralayarak oluk oluk kan akıttı. Anne karnındaki bebekten tutunda, kundaktaki çocuğa; dağdaki çobandan tutunda, ömrünün son demlerini yaşayan ihtiyarlara; okul bahçesinde oynayan çocuklardan tutunda, onları eğiten öğretmenlere; köy korucularından tutunda, bekamızın teminatı Mehmetçiklere kadar nice canlarımıza kıydı. Çocukları dağa kaçırıp aileleri hüzne ve mâteme boğdu. Türkiye ekonomisine 2 trilyon dolardan fazla zarar verdi. Canımızı çok acıttılar, fakat Türk-Kürt kardeşliğine halel getirme emelleri boşa çıktı. Teröristler kaybetti, kardeşlik kazandı… * FETÖ’cüler, Sorosçular, küresel haydutların elebaşı ABD, terör sevici Avrupa, baronlar, şantajcılar, kumpasçılar, millete parmak sallayanlar, “Cumhuriyet’in Yüzyılı ile hesaplaşacağız” diyenler dahası şer ittifakı kaybetti, Millî İrade kazandı… * Etrafımız âdeta ateş çemberi, bekâmız için ayağımız yere sağlam basmalı; geçmişten ders çıkararak çözüm üretmeliyiz. Çözümün yolu da hamaset değil, ferasettir. Aynı delikten defalarca ısırılmak kader değil, ferasetsizliktir. İnancımız ve bu topraklar feraset ilmini bize öğretmiş, bu sayede binlerce yıldır bu topraklarda yaşamayı başarabilmişiz. Malazgirt’ten tutun da Söğüt’te köklü bir çınara dönüşmeyi, İstanbul’un fethinden tutun da Çanakkale’de destan yazmayı bu ferasete borçluyuz. İçimizi bir habis ur gibi kemiren ve 47 yıldır musallat olan terör belasından kurtulmak için yolları dikenlerle döşeli bir fırsat penceresi açıldı. Bu fırsatı yaşatmanın yolu; içimize yuvalanan hainlere fırsat vermeyerek dirlik, birlik ve hoşgörüyü yeniden imar ve ihya etmekten geçiyor. Basit değil, fakat tek çare; “Anadolu İrfanı”nı harekete geçirerek, kadîm kardeşliği pekiştirmek. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsünden ödün vermeden; huzurumuza kasteden, bizleri mâteme boğan terörün her türlüsünü lânetlemek. * Bütün bu gelişmeler yaşanırken, 20 Ekim 2011’de yayın hayatına başlayan “Yeni Türkiye’nin Geleceği” Milat’ın ilk nüshasında yer verdiği PKK’nın Hakkari Çukurca’daki hain saldırısına “Allah’tan Korkun” manşetine bir kez daha bakıyoruz. Akan zamanın ruhuna hapsedilmiş karelerdeki “24 şehit, 22 yaralı” ibaresiyle yer değiştiren, “huzur” üzerine hayaller kuruyoruz. Mâzi olan soluk fotoğraf kareleriyle, nefes alıp veren canlı kareleri kıyaslıyoruz; umutlarımız yeşeriyor. “Bugün dünden daha güzel olacak” diyoruz. Evet, bugün dünden daha güzel olacak…