Türkiye, arabuluculuk çalışmalarıyla pek çok krizin çözümünde öncü unsurlardan biri olmayı başardı. Rusya-Ukrayna savaşı, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi, Suriye, Libya gibi kriz bölgelerinde etkili bir diplomasi yürüten Türkiye, son olarak Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümü için adım attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası krizlerde oynadığı arabulucu rolü, Türkiye’yi sorunların çözümünde “anahtar ülke” konumuna getirdi.Rusya-Ukrayna savaşı, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi, Suriye, Libya gibi kriz bölgelerinde etkili bir diplomasi yürüten Türkiye, son olarak Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümü için adım attı.
Türkiye’nin, arabuluculuk faaliyetleri kapsamında, 10 Mart 2022’de Antalya’da düzenlenen 2. Antalya Diplomasi Forumu marjında, Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını bir araya getirmesi, uluslararası kamuoyunda yankı uyandıran gelişmelerden oldu.Türkiye, Rusya ve Ukrayna müzakere heyetlerinin toplantısına 28-30 Mart 2022’de ev sahipliği yaparken, 22 Temmuz 2022’de “Karadeniz Tahıl Girişimi Anlaşması”nın imzalanmasında öncü rol oynadı.İstanbul’da imzalanan anlaşma, Rusya-Ukrayna savaşının küresel gıda fiyatları üzerindeki etkisinin azaltılmasına yönelik katkısı bakımından uluslararası kamuoyu tarafından takdirle karşılandı. Müşterek Koordinasyon Merkezi de bu kapsamda İstanbul’da tesis edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ağustos 2022’de Lviv’i ziyaret ederken, savaşın başlamasından sonra iki ülkeyi de ziyaret eden tek NATO ülkesi lideri oldu. Erdoğan’ın her iki ülkenin devlet başkanlarıyla tesis ettiği diyalog, Türkiye’yi sürecin en etkin ülkelerinden biri haline getirdi.
Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında 22 Eylül 2022’de gerçekleştirilen esir takasında arabulucu rolü üstlendi.
Zaporijya Nükleer Santrali’ne ilişkin konuların ele alınması için Rosatom ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasında yapılan toplantılara da İstanbul ev sahipliği yaptı.
MİT tarafından bu yıl ağustos ayında, ABD, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç, Rusya ve Belarus cezaevlerinde bulunan 26 kişinin karşılıklı değişimini içeren son dönemin en geniş kapsamlı takas operasyonuna imza atıldı.
MİT’in koordinasyonundaki esir takası, son yıllarda ABD, Rusya ve Almanya arasında gerçekleşen en geniş kapsamlı rehine değişimi olarak tarihe geçti.
Azerbaycan, Kafkasya’nın çözülemeyen sorunu Karabağ’daki Ermeni işgaline son verirken, Türkiye’nin askeri, siyasi ve diplomatik çabaları belirleyici unsur oldu. Ermenistan’ın sınır ihlalleri ve saldırılarıyla başlayan Karabağ savaşı 44 günde Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlandı.
Türkiye, bu süreçte savunma sanayisi ürünleri ve teknoloji transferinin yanı sıra diplomatik girişimleriyle de Azerbaycan’ın yanında oldu.
Türkiye’nin öncülüğünde 52 ülke ile 2 uluslararası ve bölgesel kuruluş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nden (BMGK), İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için ortak tedbir isteminde bulundu.
Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan ortak mektup girişimine, 52 ülke ile Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı imzacı oldu.
İmzalayan ülkeler arasında Türkiye, Filistin, Bahreyn, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri, Bolivya, Brezilya, Brunei Darusselam, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Fas, Gambiya, Güney Afrika, Irak, İran, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kolombiya, Komorlar Birliği, Kuveyt, Küba, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Meksika, Mısır, Moritanya, Namibya, Nijerya, Nikaragua, Norveç, Pakistan, Rusya, Saint Vincent ve Grenadinler, Sao Tome ve Principe, Senegal, Somali, Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tunus, Umman, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen ve Zimbabve yer aldı.
Türkiye, ayrıca İsrail ile Filistin arasında esir takası ve ateşkesin sağlanması için de diplomatik temaslarını sürdüren ülkeler arasında bulundu. Ancak bu süreçler, İsrail’in saldırgan politikaları nedeniyle sonuca ulaşamadı.
Türkiye, Suriye krizinin çıktığı günden itibaren sorunun çözümü için diplomatik faaliyetlerini sürdürürken, krizin ortaya çıkardığı mülteci sorununa dair ilkeli ve insani politika izledi.Bölgedeki istikrarsızlıktan yararlanan terör örgütlerine karşı önemli askeri harekatlara imza atan Türkiye, bu sayede sınırlarında bir terör koridoru oluşmasına engel oldu.
Türkiye, Baas rejiminin devrildiği 8 Aralık sonrasındaki süreçte de etkin diplomasi trafiği gerçekleştirdi. Suriye’deki sürecin sorunsuz tamamlanması için 2 önemli aktör Rusya-İran ile görüşmelerini sürdürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Suriye’de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından yoğun diplomasi yürüttü.
Suriye’de geçici yönetimin göreve başlamasıyla bölgede, barış ve istikrarın sağlanması için çaba sarf eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Aralık’ta ilk görüşmesini NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptı.
Görüşmede, Erdoğan, ülkenin, Suriye halkı tarafından yönetilmesi gerektiğini, terörden arındırılmış bir ve bütün Suriye’nin inşası için Türkiye’nin elinden geleni yapmaya devam edeceğini vurguladı.
Aynı gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le de görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliyev’e, Türkiye’nin Suriye’de kalıcı istikrarın tesisi için Suriye halkına destek vermeye devam edeceğini söyledi.
Aliyev görüşmesinin sonrasında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile telefonda görüşen Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının ve istikrara kavuşmasının önemini kaydetti.
Telefon diplomasisini Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile sürdüren Erdoğan, von der Leyen’e, Türkiye’nin, Suriye’nin terör unsurlarından arındırılması, birliğinin sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması, tüm etnik ve dini unsurlarıyla Suriyelilerin tamamının barış içinde yaşaması için Suriye halkına güçlü destek vermeye devam edeceğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile telefon görüşmesinde de Türkiye’nin terörden arındırılmış bir Suriye hedefiyle çalışmaya devam edeceğini belirtti.
Erdoğan, Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ı 12 Aralık’ta Esenboğa Havalimanı’nda kabul etti. Erdoğan, kabulde, Suriye’de faaliyet gösteren ve Türkiye için tehdit kaynağı olan, başta PKK/PYD/YPG ile DAEŞ terör örgütleri olmak üzere tüm terörist yapılanmalara karşı Türkiye’nin öncelikle kendi milli güvenliği için önleyici tedbirler alacağını vurguladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye eksenli temaslarının bu hafta da sürmesi bekleniyor.
Afrika Boynuzu ülkelerinden Etiyopya ile Somali arasında bir süredir devam eden Somaliland krizi de Türkiye’nin arabuluculuğunda çözüm yoluna girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde Ankara’da bir araya gelen Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, iki ülke arasında yaklaşık bir yıldır süren krizin çözümü için mutabakata vardı.
Etiyopya-Somali Ankara Bildirisinde tarafların, görüş ayrılıkları ve tartışmalı meselelerden vazgeçip, ortak refah doğrultusunda kararlılıkla ilerleme konusunda mutabık kaldıkları belirtilerek, Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında Şubat 2025 sonuna kadar teknik müzakerelere başlamaya ve 4 ay içinde sonuçlandırmaya karar verdikleri kaydedildi. Taraflar, Somali’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, Etiyopya’nın denize ve denizden güvenli erişiminden sağlanabilecek çeşitli potansiyel yararları tasdik ettiğini duyurdu.
Türkiye’nin arabuluculuğunda atılan adımlarla, iki komşu ülke arasında başlayan ve bölgesel bir krize dönüşen sorun çözüm yoluna girdi.
Ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde anahtar ülke rolünü sürdüren Türkiye, son olarak Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki anlaşmazlık için de devreye girdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Aralık Cuma günü Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile telefonda görüşerek, Birleşik Arap Emirlikleri ile yaşanan gerilimi çözmek için arabuluculuk yapmayı teklif etti.
Türkiye’nin, Somali ile Etiyopya arasındaki ihtilafın çözümü için Ankara Süreci’ni başlattığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sudan ile BAE arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için de Türkiye’nin devreye girebileceğini, Sudan’da sulh ve istikrarın sağlanması, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması ile ülkenin dış müdahalelerin alanı haline gelmemesinin, Türkiye için temel esaslar olduğunu iletti.