Güney Asya’da bir kez daha barut kokusu yükseliyor. Hindistan ile Pakistan arasında gerilim sıcak çatışmalara evrildi. Tarih, 1947’den bu yana defalarca tanık olduğu gibi, bir kez daha İslam’ın sancaktarı Pakistan’ın direnişine, sömürgeciliğin ve Hindu Siyonizminin zulmüne karşı verdiği haklı mücadeleye sahne oluyor. Bugün Türkiye olarak tarafımız apaçıktır: Pakistan’ın yanındayız. Hem tarihi bağlarımız hem de ümmetin onuru bu desteği emretmektedir. Osmanlı’dan Türkiye’ye, Pakistan’la Kurulan Kardeşlik Pakistan, yalnızca modern bir devlet değildir; o, ümmetin göğsünden kopup gelen bir direniş çığlığıdır. Türkiye ile Pakistan arasındaki bağ, sahte diplomatik nezaketlerin ürünü değil, kanla, dua ile ve fedakârlıkla kurulmuştur. Hatırlayalım: 19. yüzyılda Osmanlı Devleti, sömürgeci Avrupa karşısında varlık mücadelesi verirken bugünkü Pakistan topraklarında yaşayan Müslümanlar, mallarını, canlarını Osmanlı için feda etmişlerdir. Hindistan Müslümanları –bugünün Pakistanlıları– Hilafet’e sadakatlerini göstermek için ‘Hilafet Hareketi’ni başlatmış, Osmanlı için bağış toplayıp Anadolu’ya göndermiştir. İstanbul’un işgaline karşı Lahor’da, Karaçi’de, Haydarabad’da meydanlar dolmuş, dualar Osmanlı için yükselmiştir. Bugün bu tarihi miras bizi bağlayan sarsılmaz zincirin adıdır. Cumhuriyet sonrası Türkiye bazı dönemlerde Batı’nın baskısıyla bu bağı zayıflatmışsa da, milletimizin kalbi hiçbir zaman Pakistan’dan uzaklaşmamıştır. Çünkü bu kardeşlik akılla değil, imanla kurulmuştur. Hindu Siyonizmi: İslam’a ve Pakistan’a Karşı Yeni Cephe Bugün Hindistan’ı yöneten kadrolar yalnızca Hinduculuk (Hindutva) ideolojisinin değil, aynı zamanda küresel Siyonizmin sadık birer hizmetkârıdır. İsrail-Hindistan ittifakı, özellikle 1990’lı yıllardan sonra askeri, teknolojik ve istihbari işbirliğiyle güçlenmiş; Hindistan, İsrail’in Gazze’de denediği baskı, katliam ve apartheid politikalarını Keşmir’de uygulamaya başlamıştır. Hindu Siyonizmi denilen bu ittifak, yalnızca siyasi bir ortaklık değildir: Bu, İslam’a ve Müslümanlara karşı yürütülen küresel bir savaşın yeni cephesidir. Hindistan, Keşmir’de Müslümanları sistematik biçimde asimile etmekte, sürgün etmekte ve katletmektedir. Hindu çeteleri Hindistan’ın dört bir yanında Müslümanlara linç kampanyaları yürütmektedir. Müslüman kadınlar aşağılanmakta, camiler yerle bir edilmekte, İslami miras tahrip edilmektedir. Bu tablo karşısında, Batı dünyası suskun; çünkü Hindistan artık onların bölgesel taşeronudur. Türkiye, işte tam da bu yüzden Pakistan’ın yanında dimdik durmalıdır. İkiyüzlü Batı dünyası, “demokrasi” ve “insan hakları” naraları atarken, Hindistan’daki İslam düşmanlığını görmezden gelmektedir. Çünkü mesele, İslam’ı bastırmaktır. Tarihten Ders: Sessiz Kalmak, Zalimlerin Zaferidir Tarih bize öğretmiştir: Zulüm karşısında sessiz kalanlar, zalimlerin suç ortağı olur. Osmanlı, Balkanlar’da yalnız bırakıldığında yaşanan trajedi İslam dünyasının hafızasındadır. Bugün Pakistan yalnız bırakılırsa, Güney Asya İslam’ı büyük bir felaketle yüzleşecektir. Türkiye, geçmişte olduğu gibi yine mazlumun ve mücahidin yanında olmalıdır. Ve bu destek sadece diplomatik bir temenni değil, fiili bir duruş olmalıdır: Diplomatik platformlarda açık bir şekilde Pakistan’ın haklı mücadelesi savunulmalıdır. Açık ve net bir şekilde askeri, ekonomik, teknolojik, bilgi ve diplomatik anlamda Pakistan desteklenmelidir. Pakistan’a sınırsız olarak insansız hava araçları yardımı yapılmalıdır. Hindistan’ın İslam düşmanı uygulamaları her uluslararası forumda ifşa edilmelidir. Askerî, ekonomik ve teknolojik işbirlikleri Pakistan ile derinleştirilmelidir. Genç nesillere Türkiye-Pakistan kardeşliğinin tarihi öğretilmeli, yeni Hilafet bilinci yeşertilmelidir. Pakistan’ın Mücadelesi, Ümmetin Mücadelesidir Pakistan, yalnızca kendi sınırlarını savunmuyor. O, ümmetin şerefini, Keşmir’in namusunu, İslam’ın izzetini savunuyor. Bu yüzden Hindistan’ın her türlü provokasyonuna karşı Pakistan’ın verdiği her cevap meşrudur. Ve Türkiye’nin desteği, kardeşlik hukuku, iman kardeşliği ve tarihî vefa borcunun bir gereğidir. Ayrıca şunu bilmek gerekir: Bugün Pakistan’a yapılan saldırı, yarın İstanbul’a, Mekke’ye, Kudüs’e yapılacak saldırının provasıdır. Hindu Siyonizmi ve işbirlikçi Batı emperyalizmi, İslam dünyasının parçalanması için Hindistan’ı piyon olarak kullanmaktadır. Tek Ses, Tek Yürek, Pakistan’ın Yanındayız Bu tarihi eşikte Türkiye bir tercih yapmıştır: Kardeşliğin, vefanın, İslam’ın yanında. Pakistan’ın haklı davası bizim davamızdır. Ve şunu haykırıyoruz: Hindistan’ın Hindu Siyonizmi ile yaptığı ittifakı lanetliyoruz. İslam düşmanlığı üzerine kurulu bu kirli ittifaka karşı Pakistan’ı her şartta destekliyoruz. Türkiye-Pakistan kardeşliği, ümmetin son kale hattıdır; burası yıkılırsa, ümmet darmadağın olur. Bu yüzden Pakistan’a yapılan her saldırıyı kendimize yapılmış sayıyoruz. Türkiye olarak, Pakistan ile omuz omuza, gönül gönüle, kıyamete kadar mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz. Çünkü biz kardeşiz. Çünkü biz, Hilafet meydanlarında birbirimizin kanını ve duasını omuzlayan bir ümmetiz. Ve Allah’ın izniyle, bu kardeşliği hiçbir Hindu Siyonizmi, hiçbir emperyalist oyun bozamayacaktır!