Aralık ayında Suriye’de BAAS rejiminin yıkılmasından sonra üst üste hayırlı gelişmeler yaşanıyor. En son SDG ve Durzi toplumu Ahmed el-Şara ile anlaşarak yeni yönetimle ele ele verip özgür, adil bir Suriye için kolları sıvadılar. Baştan itibaren Türkiye ile istişarelerle yürütülen süreç nihayet sonuçlandı ve Suriye’de huzur istemeyen İran ve İsrail gibi iç çatışmayı körükleyen devletlerin hevesi kursaklarında kaldı. 1 milyon insanını kaybeden Suriye, iç savaştan dolayı 4 milyon insanının da muhacir olması gibi bir acıyı yaşadı. 13 yılı aşkın süre boyunca felaketlerden kurtulamayan Suriye halkı artık yaralarını sarmak ile meşgul. Bu iki toplumla sağlanan anlaşma da bu yaraların daha hızlı iyileşmesine hizmet edecek. Türkiye’de SDG ile yapılan anlaşma malum çevreleri rahatsız etmişe benziyor. 4 gündür, “Seküler Kürtler nasıl olur da cihatçı radikal İslamcı Şara ile anlaşır?” hezeyanlarının ardı arkası kesilmiyor. Bunların derdini biliyoruz: Türkiye bölgesinde hiçbir kazanım elde etmesin diye her türlü fitne ve fesada ev sahipliği yapan bu kafalar, Suriye’de barış ve birlikteliğin sağlanmasını istemezler. Suriye huzur bulunca bundan Türkiye de memnun kalır çünkü komşudaki yangın sizi nasıl etkiliyorsa, komşunun huzursuzluğu da sizi mutlaka etkiler. Vicdanını sevdiğimiz İsmail Kılıçarslan’a söylemediği sözler üzerinden saldıranların kimler olduğuna bakarsanız, Suriye’nin asla huzur bulmasını istemeyenlerin kimler olduğunu görürsünüz. İsmail Kılıçarslan’a saldıranlar ve “arkadaşları” Suriye sorununu Türkiye’de Sünni-Alevi sorununa dönüştürmek istiyorlarsa avuçlarını yalarlar. Bunların en büyük sorunu Türkiye’nin her dönem dertlerle meşgul olmasını istemeleridir. Terörle, anarşiyle, ekonomik sorunlarla uğraşan bir Türkiye içimizdeki İrlandalıların ağababalarına muhtaç bir ülke olmaktan kurtulamaz. Türkiye dışarıya muhtaç olunca milli ve manevi değerlerimizin erozyona uğraması kaçınılmaz olur. İslam düşmanlığını gizlemeyen bu tayfa Türkiye’de manevi değerlerin yayılmasına karşıdırlar. Bu yüzden ne Suriye’de ne Irak’ta ne de başka bir yerde Türkiye’nin en ufak bir kazanım sahibi olmasını isterler. Suriye’deki anlaşmaya karşı çıkmalarının en büyük sebebi budur. Daha düne kadar övdükleri Suriye Kürtlerini sırf El-Şara ile el sıkıştıkları için aşağılamaya başladılar. Hakaretler havada uçuşuyor. Neredeyse “Biz sizi Türkiye’nin kazançlı çıkacağı bu anlaşmayı imzalamanız için mi destekledik?” diyecekler. Irkçı, tek tipçi, ABD solcularını anlıyoruz. Onlar bu anlaşmadan son derece rahatsız oldukları için Şara ile anlaşan herkese hakaret etmeyi vazife bilirler. Bu yüzden Suriye’de bir yandan Kürt-Arap çatışması istedikleri gibi diğer yandan da Sünni-Alevi çatışmasını istiyorlar. Peki, Suriye’de bu vahdet sağlansın diye dua eden, Suriye’deki Kürt bölgesinin Suriye’den ayrılmasını istemeyen, Türkiye’de esen kardeşlik rüzgârlarının Suriye’de de esmesini isteyen “bizimkilere” ne oluyor? Hayır, bu “bizimkiler” anlaşmadan memnundurlar ancak bu tarihi anlaşmayı sunuş biçimleri mide bulandırıyor. “SDG teslim oldu” diyeninden, “PYD’yi gömdüler” gibi saçma sapan lafların sahipleri “bizim mahalleden” insanlar. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına bakın, (Allah hayırlı şifalar versin) hasta yatağında Sayın Devlet Bahçeli’nin meseleye yaklaşımına ve bu konu ile ilgili kullandıkları dile bakın kardeşlik, barış ve merhamet kokularını iliklerinize kadar hissedersiniz. Biz bin yıllara damga vuracak bir YÜZYIL için kolları sıvarken hala çatışma dili, irite edici üsluptan beslenenleri görmek ne acı? İşte Suriye’de batmak buna derler. Boşuna Allah akıl versin yanında da izan versin dememişler. Suriye’de hem Dürzi kesimle hem de SDG ile varılan mutabakat son derece faydalı olmuştur. Anlaşma maddelerini sıralamanın gerekli olduğunu düşünmüyorum ama her hal-u kârda Suriye için de Türkiye için de son derece büyük kazanım olduğundan şüphe duymuyorum. Paranoya ve komplo teorileri ile hayatlarını zindan edenlere lafım yok ama vicdan ve akıl sahibi herkesin bu sürecin hayırlara vesile olacağını düşündüğünden eminim. Dua edelim, çok dua edelim. Çok hayırlı gelişmeler oluyor ve birkaç gün sonra daha önemli gelişmelere hazır olalım. Allah Teâla hem ülkemizi hem de bölgemizi şer güçlerin oyunlarından muhafaza eylesin.