Yalnızca mideyi değil; dili, kalbi ve zihni de terbiye ettiğimiz Ramazan ayı içindeyiz. Orucun anlamını yalnızca aç ve susuz kalmakla sınırlamak, onun derinliğini kavrayamamak olduğunun altını kalınca çizdikten sonra Ramazan’ın insanın sadece bedeniyle değil, tüm varlığıyla arınmayı hedeflediği bir ay olduğunu belirtmeliyiz. Bu noktada, hayatımızın büyük bir parçası sosyal medya kullanımına da değinmek istiyorum. Sabah gözümüzü açtığımızda ilk kontrol ettiğimiz şeylerden biri, telefon ekranlarımız oluyor. Bir kahve içerken dahi elimiz telefona gidiyor, boş bir anımızda kendimizi bir şeyler ‘tüketirken’ buluyoruz. Peki, Ramazan ayı gibi maneviyatın dorukta olduğu bir zamanda, sosyal medya alışkanlıklarımızı da gözden geçirsek nasıl olur? Unutmayalım ki, yazdıklarımızdan da sorumluyuz. Bir söz söylendiğinde o sözün muhatabı yalnızca karşımızdaki insan değildir; aynı zamanda Yaradan’ın da bu sözden haberdar olduğunu bilmek gerekir. Yazılan her yorum, atılan her paylaşım, paylaşılan her fotoğraf bir iz bırakır. Bu ayda yazılarımız, dilimizden dökülen kelimeler gibi bizi yücelten, bizi birbirimize bağlamaya vesile olmalı. Sosyal medya bir araç; ancak onu bir amaç hâline getirmek, maneviyatımızı gölgeleyebilir. Oruç tutarken nasıl ki yeme ve içme konusunda hassasiyet gösteriyoruz, aynı şekilde sosyal medya kullanımı konusunda da bir ‘oruç’ tutabiliriz. Bu, tamamen uzaklaşmak anlamına gelmiyor elbette; ama kullandığımız her kelimeyi seçerek, paylaştığımız her içerikte fayda ve zararı gözeterek bir denge oluşturabiliriz. Bu mübarek ayda sosyal medyada tartışmalar, polemikler, gereksiz münakaşalar artabiliyor. Halbuki Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Sizden biri oruçlu iken kendisine biri sataşırsa, ‘Ben oruçluyum’ desin.” O hâlde, ekranlarımızda da bu bilinçle hareket etmeli, tartışmalardan uzak durmalı, kırıcı olmamaya dikkat etmeliyiz. Ramazan, muhabbeti artıran bir aydır. Tamamen sessizliğe bürünelim de demiyoruz, kalpten kalbe köprüler kuran paylaşımlar yapalım. Belki okuduğumuz bir dua, dinlediğimiz bir ilahi, öğrendiğimiz bir hadis-i şerif ya da paylaşacağımız güzel bir anı, başkalarının da gönüllerine dokunabilir. Haydi, geliniz bu ay yazdıklarımızla birbirimize ışık olalım. Yazdıklarımız ve söylediklerimiz sadece bu dünyada değil, ebedi âlemde de bizi temsil edecek. O hâlde sözlerimizi kalbimizden süzerek yazalım ki, ardımızda güzel izler bırakalım. Kötü söz yerine iyi söz, münakaşa yerine muhabbet, gösteriş yerine samimiyet koyalım. Ve unutmayalım; kalemimiz de oruç tutsun, sözlerimizle arınalım ve’s-selam.