Son yıllarda küresel arenada etkinliğini artıran Türkiye, coğrafi sınırların ötesinde tarihsel ve kültürel bağlarını da güçlendirme vizyonu ile dikkat çekiyor. Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya uzanan açılım politikaları, Türkiye’nin uluslararası alandaki görünürlüğünü daha da arttırıyor. Ankara Hacı Bayram Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, üniversitelerin bu sürecin temel taşlarından biri olduğuna vurgu yaparak, akademik düzlemde uluslararasılaşma ve gönül coğrafyamıza açılma gerekliliğine dikkat çekti. Gönül Coğrafyamıza Akademik Açılım Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, üniversitelerin uluslararasılaşma vizyonunun yalnızca Batı’ya veya gelişmiş ülkelere değil, tarihsel ve kültürel bağlarımızın bulunduğu bölgelere de yönelmesi gerektiğini belirtti. “Afrika’ya açılıyorsak, üniversitelerimiz bu açılımın akademik bir parçası olmalıdır. Balkanlar, Orta Asya ve Kafkaslar gibi gönül coğrafyamızla akademik bağlar kurarak bu bölgelerle ortak eğitim programları geliştirilmelidir” diyen Prof. Türk, Bosna Hersek ve Kosova gibi bölgelerden gelen öğrencilere özel kontenjanlar açılmasının önemini vurguladı. Ortak Akademik Projeler ve Araştırmalar Türkiye ile Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Azerbaycan arasında gelişen akademik bağların büyük bir fırsat sunduğunu belirten Prof. Dr. Türk, şu ifadeleri kullandı: “Bir Türk üniversitesinin Kazakistan’daki bir üniversite ile ortak bir mühendislik programı başlatması, hem Türk öğrencilerin Orta Asya’yı tanımasını sağlar hem de iki ülke arasındaki bilgi transferini hızlandırır.” Üniversitelerin ayrıca bu bölgelerde faaliyette bulunan firmalarla iş birlikleri yaparak öğrencilerine mesleki deneyim kazandırabileceğini belirten Prof. Türk, “Bir lojistik bölümü, Balkanlar’da faaliyet gösteren bir Türk firmasıyla birlikte tedarik zinciri projeleri geliştirirse, bu hem öğrencilerin reel sektöre hazırlanmasını sağlar hem de ekonomik bağları güçlendirir” dedi. Müfredatta Gönül Coğrafyamıza Yer Verilmeli Prof. Türk, üniversitelerin müfredatlarının da bu açılım vizyonuna uygun hale getirilmesi gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu: “Tarih bölümleri, Osmanlı’dan günümüze Balkanlar’daki Türk izlerini inceleyen dersler sunabilir. Uluslararası ilişkiler bölümleri, Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliklerini analiz eden projeler yapabilir. Mühendislik ve teknoloji alanlarında, Azerbaycan’ın enerji sektörü ile iş birliği yaparak yenilenebilir enerji dersleri geliştirilebilir.” Kültürler Arası Etkileşim ve Teknolojik Dönüşüm Dijitalleşmenin üniversitelerin uluslararası etkileşimini artırabileceğine vurgu yapan Prof. Türk, çevrim içi eğitim programlarının önemine dikkat çekti: “Bir Türk üniversitesi, Balkanlar’daki öğrencilere yönelik çevrim içi Türkçe kursları düzenleyebilir. Yapay zekâ projeleri ile gönül coğrafyamıza uygun tarım ve eğitim modelleri geliştirilebilir.” Üniversitelerin, Türkiye’nin küresel ve bölgesel vizyonunun en önemli taşıyıcılarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Türk, şu çağrıyı yaptı: “Gençlerimize ve tarihimize borcumuz olarak, bu vizyonu hayata geçirmek zorundayız. Türkiye’nin Afrika, Balkanlar ve Orta Asya’ya açılımı, üniversitelerimizin desteğiyle daha derin ve kalıcı bir etki yaratabilir. Bu kapıyı aralamak hepimizin sorumluluğudur.”