‘Stalin’i bir kahraman olarak resmeden aynı portreler, hem Moskova, hem Prag, hem Pekin’de teşhîr edilmekteydi. Her tarafta, Rehber’in sûreti coşkun tâzîm, tebcîl, tezâhürât mevzûu oluyordu. Edgar Snow, Moskova’da münteşir dört sayfalık bir gazetenin tek nüshasında 57 def’a Stalin isminin zikredildiğini tesbît etmişti; üstelik, bu, kağıd sıkıntısı çekilen İkinci Cihân Harbi zamânındaki bir gazeteydi. Kağıd sıkıntısının kalmadığı 1950 senesinde ise, Pravda’nın bir nüshasının sâdece ilk sayfasında, Stalin’in ismi, 91 def’a, şu sıfatlarla zikrediliyordu: 35 def’a Jozef Visariyonoviç Stalin, 33 def’a Stalin Yoldaş, 10 def’a Büyük Rehber, 7 def’a Pek Azîz Stalin, 6 def’a Büyük Stalin… Stalin’in ilâhlaştırılması hakkında bu küçük araştırmayı yapan Yugoslav gazetesi, ayrıca, Stalin’in sık sık şu sıfatlarla da zikredildiğini naklediyordu: Beşeriyetin Büyük Rehberi Stalin, Bütün Emekcilerin Büyük Reîsi, Zaferlerimizin Başkahramanı, Sulh Dâvâsının Sâdık Muhâribi… (Les mêmes portraits héroïques de Staline étaient exposés à Moscou, à Prague, à Pékin. Partout on glorifiait, ou exaltait l’image du Guide. Edgar Snow relevait 57 fois le nom de Staline dans un numéro d’un quotidien moscovite de quatre pages, et c’était aux jours de la Deuxième Guerre mondiale où le papier manquait le plus. En 1950, l’abondance étant revenue, un numéro de la Pravda offrait, rien qu’à la une, 91 mentions de Staline, à savoir: Joseph Vissarionovitch Staline, 35 fois; le Camarade Staline, 33 fois; le Grand Guide, 10 fois; le Cher et Bien-Aimé Staline, 7 fois; le Grand Staline, 6 fois. Le journal yougoslave qui se livrait à cette petite enquête sur la déification rapportait également qu’on appelait couramment Staline le Grand Guide de l’Humanité, le Grand Chef de tous les Travailleurs; le Protagoniste de nos Victoires; le Fidèle Combattant de la Cause Pacifique.)’ (Blanshard, op. cit., p. 71) “Stalin’in 1929’daki ellinci doğum günü, onun, (kendilerinden 10. Fasıl’da bahsettiğimiz) eski Asya krallarının fevkalâde sıfatlarına benzer sıfatlarla zikredilmesine vesîle teşkîl etmişti. Meselâ: Bütün Zamânların ve Bütün Milletlerin En Büyük Askerî Şefi, Sosyalizmin İnşâsına Dâir Nazariyenin Ortaya Konulmasında Lenin’in Tâkîbcisi, Halklar Arasındaki Sulh ve Kardeşlik Uğrunda Mücâdelenin Nazariyeci ve Rehberi, Zamânımızın Askerî Dehâsı, Dünyâ Halklarının Edebiyâtındaki Akis, Dünyâ Proletaryasının Mürebbîsi ve Mevhibeli Şefi, Dünyâ İlminin Başı, SSCB’de Tabîatin İstihâlesinin Nazariyeci ve Başlatıcısı, Halkın Saâdet Kaynağı, Göz Kamaştıran Mütefekkir ve Âlim… (Le cinquantième anniversaire de Staline, en 1929, lui valut une série d’épithètes comparables à celles dont on encensait les rois asiatiques (voir plus haut, chapitre X). Citons par exemple: le plus grand Chef Militaire de tous les temps et de toutes les nations; le Continuateur de Lénine dans la Création de la Théorie de la Construction du Socialisme; Théoricien et Guide dans la Lutte pour la Paix et la Fraternité entre les Peuples; le Génie Militaire de notre Temps; Reflété dans la littérature des Peuples du Monde; Éducateur et Chef Inspiré du Prolétariat Mondial; Coryphée de la Science Mondiale; Théoricien et Initiateur de la Transformation de la Nature en U.R.S.S.; Bonheur du Peuple; Brillant Penseur et Savant.) “Şunlar da Stalin’i tebcîl eden metinlerden Paul Blanshard tarafından derlenmiş pek mânîdâr birkaç nümûne (aynı mêhaz, ss. 71-74) (Voici quelques références à Staline, recueillies par P. Blanshard. -Ibid, p. 71/74.- Elles sont chargées de signification): ‘Baba! İnsana bundan daha yakın ve azîz gelen başka bir isim var mı? (Père! Que peut-il y avoir de plus proche et de plus cher que ce nom?) ‘Stalin’in her şeyi ihâta eden dehâsının kudreti, muhtelif şekillerde tezâhür eder. Zekâsından fışkıran şuâların Sovyet halkının yaratıcı faâliyetlerini aydınlatmadığı, meydana getirdiği eserlerde ona yeni bir zirveyi işâret etmediği hiçbir sâha yoktur. (Multiforme est le pouvoir du génie de Staline, qui embrasse tout. Il n’est pas un seul domaine où les rayons de son intelligence n’aient illuminé les efforts créateurs du peuple soviétique, où ils n’aient indiqué la voie d’un nouveau sommet de réalisations.) ‘Hayâtımızdaki yeni, ileriye götürücü, güzel, heyecân verici her hamle, güneşe yönelir gibi Stalin’e yöneliyor. Stalin, halkımıza ilhâm kaynağı oluyor, onu kanadlandırıyor. Stalin’in sözleri, Stalin’in müşfîk himâyesi ve lütufkârlığı, milyonlarca insan için can veren bir kuvvet kaynağıdır. (L’élan de tout ce qui dans notre vie fut nouveau, progressif, beau, exaltant, va vers Staline, comme vers le Soleil. Staline inspire notre peuple, il lui donne des ailes. Les paroles de Staline, la sollicitude et la bonté de Staline sont une source de force vivifiante pour des millions d’hommes.) ‘Mihail İzakovski’nin şiiri (Poème de Mikhail Isakovsky): ‘O bize kuvvet ve şân getirdi! Ve gelecek asırlar için genclik! Tadına doyulmaz bir şafağın kızıllığı Yayılıyor semâmızda! Yükseltelim öyleyse seslerimizi Bizim için pek azîz olana doğru! Söyliyelim bir şarkı güneşe ve adâlete; Bir şarkı Stalin’e! (Il nous a apporté force et gloire Et jeunesse pour les siècles à venir. La rougeur d’une aube délicieuse Se répand à travers notre ciel! Élevons donc nos voix Vers celui qui est notre grand bien-aimé: Un chant au soleil et à la justice, Un chant que l’on chante à Staline.)’ […] Sahte vatanperver Doğu Perinçek’in gazetesi Aydınlık’ın 8 Nisan 1979 târihli nüshasında, Türkiye’deki Komünist Hareketinin (TİÇSF) 40 sene zarfında Totaliter Şefi Dr. Şefik Hüsnü Değmer… “Türkiye İşçi Köylü Partisi İstanbul İl Başkanı”nın ifâdesiyle: “Ölümsüz Şefik Hüsnü”… Kemalizmin Totaliter Şefiyle aynı Cemâate mensûbdu… (Hâmiş: Perinçek’in Aydınlık gazetesi, Şefik Hüsnü’nün Aydınlık mevkûtesinin devâmıdır…) Arif Damar’ın bu sayfaya dercedilmiş şiirinden: “Gözü arkada kalmaz devrimcinin / Bilir ki / LENİN / Şeyh Bedrettin / Şefik Hüsnü / Reşat Fuat / Bencilliğe hoyratlığa körlüğe inat / sürdürülen savaş / Önde yürüyen öncü / Onlarsız olamaz ki / Ölüm yok ki…” (Şiirde ismi geçen Reşat Fuat Baraner de, yine aynı Cemâattendir…) *** “Bu çeşid şiirleri okuyan Komünistin, gâyet mantıkî olarak, Kremlin’e bir hac ziyâretinde bulunması ve Stalin’in ayaklarının değdiği yerlerde dolaşması farz oluyordu: ‘Diz çökelim ve onun ayaklarının mübârek izlerini öpelim!’ (Paul Blanshard, mezkûr eser, s. 75) (Après avoir lu ou récité ce genre de poèmes, le communiste se devait, en bonne logique, de faire un pèlerinage au Kremlin, et de marcher sur un sol foulé par Staline: ‘Tombons à genoux, et baisons la sainte trace de ses pas!’) (Ibid, p. 75.) “İhtilâc hâli bir tarafa, bu sözler yine de büyük ehemmiyeti hâizdir. ‘Baba, Güneş, Şuâlar, can veren kuvvet, bahar’ ve bereketi îmâ eden sâir tâbirler, bizi Firavunun, Oziris’in, Altın Dal’ın dünyâsına götürüyorlar… (La part une fois faite à l’hystérie, ces thèmes sont d’une réelle importance. Les mots significatifs (Père, Soleil, Rayons, force vivifiante, printemps, et autres allusions à la fertilité) nous transportent à nouveau dans le monde du Pharaon, d’Osiris et du Rameau d’or.)” (C. Northcote Parkinson, L’Évolution de la pensée politique, volume I, traduit par Louis Evrard, Paris: Idées/nrf, 1964 –édition originale 1958-, pp. 337-338, 360-361, 364-370) Mao’ya tapınış Stalin’in izinden giden Mao Tse-tung, Kızıl Çin’de, evvelâ Stalin’e tapınışı teşvîk etmiş, müteâk̆iben, onun yerine kendi şahsını ikâme etmiş ve bu yolda en uc noktaya varmıştır. Mao’ya tapınışın zirve yaptığı devir, 1966 – 1976 Kültür İhtilâli devridir. Mao iktidârının gerek İhtilâlci Harb (“Uzun Yürüyüş”, 1934 -1935), gerek “Büyük Hamle” (“Grand bond en avant”, 1958 – 1960), gerekse Kültür İhtilâli devirlerinin insan mâliyeti on milyonlarla (70 – 80 milyon) öçülmektedir (ezîyet gören yüz milyonlarca insan bu rakama dâhil değildir; ayrıca insanlık haysiyetinin ayaklar altında süründüğü “Kültür İhtilâli” devrinde, Guangxi mıntıkasında yamyamlık yapılmış, “en az on bin insan yenmiştir”) ve buna rağmen, bunlar, Lenin – Troçki, Stalin – Kaganoviç devirlerinden geride kalmış görünmektedir; zîrâ Sovyetler’de Kruşçef devrine kadarki Komünizm kurbanlarının sayısını, Sovyet istatikcisi Kurganof 110 milyon olarak hesâblamıştır (ki bunun en az on milyonu Türk ve sâir Müslümanlardır)… (Kurganof’un hesâblarından, Sovyetler Yahûdi Aleyhdârı mı, Âleti mi? ünvânlı mufassal araştırmamızda –Yeni Devir, 11.3 / 29.4.1979, 50 Tefrika- bahsetmiştik. Mao iktidârının mezâlimi hakkında birkaç kaynak: Wikipedia Ansiklopedisi’nin Fransızca versiyonu, aşağıda iktibâsta bulunduğumuz makâle ve Amar Nathanel, 3.1.2013; https://www.sciencespo.fr/mass-violence-war-massacre-resistance/fr/document/violences-de-masse-en-republique-populaire-de-chine-depuis-1949.html; 18.11.2024)