Bir replik düşünün: “Güç seninle olsun.” -May the Force be with you. Sinema tarihinin en ikonik cümlelerinden biri. Ancak bu ifade, yalnızca galaksiler arası bir macerada geçen basit bir dilek değil. Bugün 4 Mayıs. Repliğin okunuşuyla; “May the Fourth be with you.” Yani Star Wars Günü. Fanlar için bir kutlama; bazıları içinse güç ve iktidar arasındaki ince çizgiye dair bir hatırlatma. Aslında serinin ilk filmi 25 Mayıs 1977 olsa da, bu ikonik slogandan dolayı 4 Mayıs tarihini serinin fanları bir kutlama günü olarak çoktan belirledi bile. George Lucas’ın yarattığı Star Wars evreni, dışarıdan bakıldığında bir uzay operası gibi görünse de içinde çok daha fazlasını barındırır: Faşizmin doğası, direnişin onuru, teknolojinin insan ruhunu nasıl dönüştürebileceği gibi sayısız katman… Ama biz bugün, özellikle iki noktaya odaklanalım: Star Wars evreninde Cumhuriyet’ten İmparatorluğa geçiş süreci ve insanla makine arasındaki sınırların bulanıklaşması. Bir zamanlar galakside barışı koruyan bir Cumhuriyet (Galactic Republic) vardı. Evet, belki biraz yavaş işleyen, bürokratik ve dağınıktı ama halkın iradesine dayanıyordu. Sonra bir kriz çıktı. Güvenlik tehdidi büyüdü. Senato, halkın gözünde “etkisiz” hâle geldi. Bu boşluğu değerlendiren zeki bir lider (Şansölye Palpatine ya da diğer adıyla Darth Sidious), krizi bahane ederek kendisine “olağanüstü yetkiler” istedi. Aldı da. Yetkiler geçici olacaktı ama… hep öyle başlamaz mı zaten? Ardından alkışlarla bir İmparatorluk (Galactic Empire) kuruldu, yeni bir düzene geçildi ve demokrasi, güvenlik gerekçesiyle devre dışı bırakıldı. Jedi Konseyi’nin bir zamanlar uyarılarını dinlemeyen Senato’nun yerini, emirlerin sorgulanmadan uygulandığı bir Galactic Empire rejimi aldı. Jedi’lar ise bir anda “hain” ilan edildi. Düşünen, tartışan, sorgulayanların bu süreçte hedef tahtasına oturtulduğu dönemleri Star Wars serisi hayal ürünüyle değil, tarihten ilhamla anlatır. Ama iş burada da bitmez. Star Wars, yalnızca iktidar yapıları üzerine değil, aynı zamanda insanın teknolojiyle olan ilişkisine de güçlü göndermeler yapar. Anakin Skywalker’ın Darth Vader’a dönüşümü, fiziksel olarak makineleşmenin ama aslında ruhsal olarak yabancılaşmanın sembolüdür. Duygularını bastıran, geçmişini reddeden, bedenini zırhla kapatan bir figür… Tam anlamıyla modern çağın yabancı bireyi. Öte yanda R2-D2 gibi robotlar duygusal zekâsı ve sadakatiyle neredeyse insanlığa örnek olur. İnsanlar makineleşirken, makineler insanileşir. Bu ironik terslik, sadece bilimkurguda değil, ekran başında algoritmalarla yaşayan günümüz insanı için de geçerli değil mi sizce de? Teknolojinin hizmetkârı mı yoksa esiri mi olduğumuz gün gibi ortada değil mi? “Güç seninle olsun” derken bahsedilen şey, bir silah değil; bir iktidar aracı hiç değil. Burada bahsedilen ‘güç’ içimizdeki dengeyi, sezgiyi, direnci temsil eder. An’da kalabilme cesaretidir güç. Bugün teknolojik açıdan da güce sahip olanlar değil, gücün nasıl kullanıldığını sorgulayanlar kazanır. Tıpkı bir zamanlar uzak bir galakside, Galactic Empire da olduğu gibi… Unutmayalım; İmparatorluklar alkışlarla başlar; oysa direniş fısıltıyla… Ve bugün 4 Mayıs. Star Wars Fanları: Güç sizinle olsun!