İstanbul’da 23 Nisan 2025 tarihinde Silivri açıklarında önce 3.9 ardından da 6.2 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremin yerin 6,99 km. derinliğinde meydana geldiği AFAD tarafından açıklandı. Deprem başta İstanbul olmak üzere çevre illerde de hissedildi. Ayrıca en büyüğü 5.9 olan 51 artçı deprem kaydedildi. Daha önce de bu köşede defalarca depremle ilgili yazılar yazdım. Biz depremi unutuğumuzda, deprem bize kendini hatırlatıyor. Millet olarak artık şunu kabullenelim Türkiye bir deprem ülkesidir. Deprem Türkiye için bir beka sorunudur. Deprem siyaset üstü bir konudur. Deprem kapıda, deprem geliyor gibi sloganik cümleler yerine, depreme karşı alınacak önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Toplum olarak biz depreme hazır değiliz 2025 Türkiye’sinde hala panikten balkondan atlayan insanlarımız var. Depreme karşı alınacak bir kaç önlemden bazıları; Belediyelerce İmar planlarında yerleşim bölgeleri özenle seçilmelidir. Fay hatlarının geçtiği bölgelere yakın yerlerde yapı inşa edilmemelidir. Ayrıca alüvyon zeminlere ve gevşek toprağa sahip meyilli arazilere konut ve yapı yapılmamalıdır. Mevcut binaların deprem sigortaları gerçek rayiç bedel üzerinden yaptırılmalıdır. Depreme maruz kalan binaların deprem dayanıklılık testi yapılmalıdır; Bu test binaların ya da yapıların bir deprem esnasında ne kadar güçlü olduğunu ölçmek için yapılır. Test, yapıların zayıf noktalarını belirleyerek güçlendirilmesi gereken alanları tespit etmeye yardımcı olur. Dere yataklarına, dik yamaçlara ve vadilere bina ve yapı yapılmamalıdır. Deprem, belki tamamen önlenemeyecek ancak, alınacak önlemler ile gerçekleşecek hasarı azaltabilmek mümkündür. Olası bir deprem riskine karşı; yapıların güçlendirilmesi, yerleşim yerlerinin planlanması, izolasyonun sağlanması ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir. Depremi önlemek mümkün olmayacak, ancak alınacak tedbirlerle etkileri azaltılacak. Bu nedenle yukarıda belirtilen önlemleri alarak, hem kendinizi hem sevdiklerinizi depreme karşı korumuş olursunuz. Deprem kaçınılmaz bir gerçek ama yıkımı önleyebiliriz. Bizler depremi değil ama depremin etkisi olan afeti önleyebiliriz. Bundan sonra da ülkemizde yine depremler olacak, yine can kayıpları yaşayacağız. Bu deprem bize göstermiştirki, artık kaybedecek zaman kalmamıştır. Biliyoruz ki afet, bir olayın kendisi değil doğurduğu sonuçlardır. Dolayısıyla doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Önemli olan doğa kaynaklı olayların, afete dönüşme hızını azaltmak. Ülke olarak bir daha böyle felaketler ve acılar yaşamamak için, depreme karşı hazırlıklı olmak zorundayız, yoksa canımız çok yanacak çok. Bu nedenle; Devletimizin TOKİ Başkanlığını harekete geçirip riskli yapı stoğu belli olmuş ve ülkeye katma değeri yüksek olan illerden başlamak üzere, kentsel dönüşüm sürecine hız verilmelidir. Unutulmamalıdır ki! deprem bizi beklemez, biz onu bekleyeceğiz ve ona karşı hazırlıklı olacağız, artık kaybedecek vaktimiz yok.