Peygamberler de hata yapar kafasında olanların kafasında kuvvetli bir Allah inancı olsa idi en azından şunu derdi: ilhamla insanları konuşturan Allah, Peygamberlik vazifesi ile görevlendirdiği kulunu sadece ilhamla değil, vahiyle de uyarır iradesini başıboş bırakmaz! Bir insan Allah’ın kudretine inanacakta, sonra kalkıp, İsmet sıfatı ile peygamberlerin korunduğuna inanmayacak! Bunlar ya Allah’a hakiki manada inanmıyorlar, ya da kendileri tepeden tırnağa kadar, kibirli ve hatalı olduğu için, Hz. Peygamberimiz (sav)’in günahsızlığını kıskanıyorlar… Çok tuhaf! Uçlarda yaşanıyor: Hıristiyanlar, ölçüsüz sevgileriyle Hz. İsa’ya ilahlık veriyorlar, bizde ki bazı sözde ilahiyatçı ve sözde müfessir geçinenler, yani; Müslümanlığı kanserli ve acilen Ehl-i Sünnet kemoterapisi görmesi gereken kişiler ise, Peygamber de hata yapmıştır peşindeler… Etten bir dili kusursuz konuşturmaya, alevden bir top olan güneşe sistemimizde kumandanlık yaptırmaya kudreti yeten Allah, elbette Habib-i Ekrem’ini hata etmekten koruyacaktır ve İsmet sıfatı peygamberlerin zırhı olacaktır. Karaciğeri ve tüm uzuvları harika vazifeler ile donatan ve mükemmel çalıştıran ve de onları koruyan Allah, Hz. Peygamber Efendimizi (sav)’i hata yapmaktan koruyamayacak mı? Bu nasıl bir düşünce? Bu nasıl bir Allah inancı, bu nasıl peygamber ve İsmet sıfatına imandır? Peygamber de hata yapmıştır diyenlerin üzerlerine bozuk mezheplerin ve kibrin çok koyu gölgeleri düşmüştür! Ehl-i Sünnet çizgisi ve Hz. Peygambere (sav)’e tam teslimiyet, bizi kara bulutlardan ve imanımız üzerine düşen koyu gölgelerden koruyacağı gibi şeytan üflemeleriyle değil, Allah’tan gelen ilhamlar ile tertemiz konuşmuş ve haddimizi aşmamış oluruz… Elbette, bu hatadır, peygamber hâşâ günah işlemiştir, “bu şirktir” diyemeyeceğimiz ilginç ve ders niteliğinde olaylar vuku bulmuştur… Önemli olan; alınan ders ve olayı ders olarak görmektir. Misal: Yüzü ekşitme hadisesi olmasaydı, belki de Abese Suresi inmeyecek ve surat ekşitmenin hoş bir şey olmadığını öğrenemeyecektik. İhtiyaca göre ve bir dersin verilmesi için bir hadise olur ve o hadise ile bizde dersimizi almış oluruz. Allah cemal sıfatı ile çiçekleri, güzel şeyleri çirkinlikten koruyacak da İsmet sıfatı ile peygamberleri hatalardan, kusurdan koruyamayacak mı? Başımıza taş yağmasına karşı dünyanın etrafında koruyucu kalkana gücü yeten Allah’ın, Habib-i Ekrem’i ve peygamberlerini şeytanın hata yapmaya sebep olacak sinyallerinden koruması vardır ve mutlaktır… Peygamberin bir sözüne şirk diyen kafa, her gün ne çok hata eder ve kaç kez tehlikeli ifadelerde bulunur varın siz tahmin edin… Peygamberlerde hata aramaya çalışanlar, asıl kendilerinde azimli bir şekilde kusur ve günah aramış olsalardı; zaten kalkıp da peygamberlerde husussan Kâinatın göz bebeği olan Hz. Peygamberimiz (sav)’de hata aramaya hayâ ederdiler. Estağfurullah, hadi diyelim ki hata yapmışlar, bizim haddimize mi kalkıp hüküm vermek, hatalı demek? Çok yüksek makamda olanı ancak bütün makamları yaradan sorgular, hata yaptın der. Bir vezir ve sadrazama ancak Sultan kalkıp: “Sen hata ettin!” Der ve tenkit eder ama bir askerin haddine değildir. Misal: Sözde müfessir ve sözde bir hocaya biri ya da talebesi dese ki: “Sen hatalısın” Cevap olarak diyecektir ki: “Haddini bil! Sen kimsin ki bana bunu diyorsun?” cevabını verecektir. Son söz: Başkalarının imansızlığı için ve bir türlü hakiki manada sağlanmamış İslam birliği için endişe taşıyamayan, sancılar çekmeyen bir insanın zamanı çok olur ve de o çok zamanı da şeytan gelip bu tür zırvalarla doldurur…